1990 yılında Düzce’de doğdum. Üniversite hariç tüm eğitim hayatımı doğduğum şehirde tamamladım. Sakarya Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra yeniden Düzce’ye dönerek çeşitli özel okullarda sınıf öğretmeni olarak görev yaptım.

Her öğrencimle, her sınıfla, her yeni dersle aklımda hep aynı sorular dönüp durdu: “Öğrenme nasıl daha heyecan verici, daha anlamlı ve daha kalıcı olabilir?” Bu sorunun peşinden giderken fark ettim ki öğrenme, yalnızca bilgiyi aktarmak değil; merak uyandırmak, denemek ve keşfetmekle mümkün oluyor.

Bugün Nadas Çocuk Köyü’nde sınıf öğretmeni olarak görev yapıyorum. Nadas’la yollarımız, eğitimi bir yarış değil bir yolculuk, bilgiyi ise bir sonuç değil bir keşif olarak görmemizle kesişti. Çünkü burada öğrenmenin merkezinde merak var; tıpkı benim için olduğu gibi.

Derslerimde geleneksel oyunları, yaratıcı yöntemleri ve teknolojiyi bir araya getirmeyi seviyorum. Çocukların dünyasına hem oyunun doğallığıyla hem de teknolojinin imkânlarıyla eşlik edebilmek, öğrenmeyi daha güçlü kılıyor. Kendi yolculuğumda hep merak ettim; şimdi öğrencilerimin de merak etmelerini, denemelerini, yanılmalarını ve en önemlisi keşfetmelerini önemsiyorum.

Benim için öğretmenlik; çocuklara yalnızca bilgi vermek değil, onları meraklandırmak, öğrenmeye hayran bırakmak demek.